SOLUCAN DELİĞİ
SOLUCAN DELİĞİ NEDİR?
Bir solucan deliği en basit haliyle uzay-zaman içindeki
çok uzak yolculuklar için kullanılan ve teorik olan kestirme yol anlamına
gelir. Genel görelilik teorisi sonucu var olabilecekleri tahmin edilmektedir.
Henüz varlıkları bile bilinmezken, eğer bir gün var
olsalardı ne gibi tehlikeleri olabilirdi konusunda bir takım fikirler var.
Bunlardan bazıları; solucan deliğinin içine doğru çökmesi, delik içinde yüksek
radyasyona maruz kalma veya tehlikeli ve bilinmeyen maddelerle temas halinde
bulunmadır.
Solucan deliği ismi, bu kozmik fenomenin yaptığı işe
kısmen benzeyen “elma-elma kurdu” ilişkisinden gelir. Bir elma üzerinde gezinen
kurt, elmanın tam ters tarafına gitmek isterse etrafında dolanmak yerine,
kestirme yoldan kemirerek içinden geçer.
SOLUCAN DELİĞİ TEORİSİ
1935 yılında solucan deliklerini ilk kez öne süren ünlü
fizikçiler Albert Einstein ve Nathan Rosen, bu teorik köprülerin varlıklarını
genel görelilik kuramına bağladılar. Adına solucan deliği ya da Einstein-Rosen
köprüleri denilen bu yollar, teorik olarak uzay-zaman içinde iki farklı noktaya
bağlanan ve seyahat süresini kısaltan kuramsal vasıflardır.
Solucan deliklerinin iki ağzı (giriş-çıkış ya da
çıkış-giriş) ve bu ağızları birbirine bağlayan bir boğazları bulunur. Ne
oldukları ve ne olabilecekleri bilinmediği için haklarında öne sürülen bilgiler
tamamen teoriktir, ağızları muhtemelen küresel biçimlidir. Boğaz kısmı düz ve
gergin olmakla birlikte boğaz etrafında rüzgarlar olabilir.
Einstein’ın genel görelilik teorisi, matematiksel olarak
solucan deliklerinin varlığını tesciller ama bugüne kadar herhangi bir solucan
deliğinin varlığı tespit edilememiştir. Teoriye göre bir solucan deliğinin iki
ağızı da, birer karadeliğe çıkar. Kimileri bunların birinin karadelik,
diğerinin akdelik olduğunu savunur. Fakat bir yıldızın ölmesi sonucu oluşan
karadelik tek başına solucan deliği oluşturamaz.
SOLUCAN DELİĞİNDEN İÇERİ
Bilimkurgu kitapları, filmleri ya da dizilerinde solucan
deliklerinde seyahatin geçtiği hikayeler çokça bulunur ama, gerçekte henüz bir
solucan deliği bulamasak ta, içinden sanki kapıdan geçer gibi kolayca geçip
evrenin ucunda diğer tarafa gitmek bu kadar kolay bir deneyim olmaz bir takım
sorunlarla karşılabilirdik.
İlk sorun boyuttur. İlkel solucan deliklerinin
mikroskobik (10-33 cm) boyutta oldukları tahmin edilmektedir fakat evren
genişledikçe bunların boyutlarının da genişlediği düşünülür. Bir başka problem
de stabilitedir (durağanlık). Teorik olarak Einstein-Rosen solucan delikleri
seyahat için uygun değildir çünkü bu deliklerin boğazları kısa süre içinde
çökebilir.
Bilinmezler içinde belki de en çok önem arz eden konulardan biri, bir solucan deliği varsa bu deliğin ne kadar süre ile açık kalabileceğidir. Son zamanlarda yapılan araştırmalar sonucu “egzotik” madde içeren solucan deliklerinin normalden çok daha uzun süre açık kalabilecekleri düşünülmektedir. Bazılarımız son zamanlarda adı çokça geçen “karanlık madde” ve “antimadde” ‘yi muhtemelen duymuştur. İşte egzotik maddeyi bunlarla karıştırmamak gereklidir. Egzotik madde büyük miktarda negatif yoğunluk ve negatif basınç içerir. Bu madde Kuantum Alan Kuramı ya da diğer adıyla Parçacık Alan Teorisinde adı geçen vakum alanlarının bir parçasıdır.
Eğer bir solucan deliği, doğal ya da yapay yolla egzotik
madde ihtiva ederse, uzay-zaman içinde yolculuk yapmak için kullanılabilir. Solucan
deliklerinin ağızları her zaman bulunduğumuz evrene açılacak diye bir kesinlik
yoktur, bir başka evrene de açılabilir. Ya da bir yıldızın içine ya da evrenin
en ücra köşesine, bu bilinmez. Benzer şekilde bir solucan deliğinin çıkış ağzı
bir başka yere taşınabilirse eğer, zaman yolculuğuna da olanak sağlayabilir.
Tabi ünlü İngiliz Astrofizikçi Stephen Hawking bu şekil bir zaman yolculuğunun
mümkün olmadığını savunmuştur.
Günümüz teknolojisi, henüz bulunamasalar bile bir solucan
deliğini açık tutmak ya da stabilize etmek için yeterli değildir. Ancak bilim
insanları onları bir gün zaman yolculuğunda kullanmak amacıyla haklarında
araştırmalar yapmaya devam etmekte ve teknolojinin onları kullanabilecek kadar
gelişmesini ummaktadırlar.