saat

18 Nisan 2016 Pazartesi

Domain (Alan Adı) Nedir?

Domain(alan adı), internette yer almak için sahip olmamız gereken kimlikdir. Yani alan adları web sitemizin adı ve adresidir. Bu adres olmadan ziyaretçiler sitemize ulaşamazlar.Alan adınızın uygun, kolay ve hatırlanabilir olması, ulaşılabilirlik açısından oldukça önem taşımaktadır.

IP Adresi

İnternet üzerinde tanımlı olabilmek için Internet Protocol (IP) numarasına ihtiyaç duyulur.Buna IP Adresi denilmektedir. İnternet üzerindeki her bilgisayarın bir IP adresi vardır. Çünkü bilgisayarlar birbirlerine bu IP adresleri üzerinden bağlanırlar. Domain adı ise bu IP adresinin daha anlaşılır bir görüntüsüdür.Yani hatırlanması daha zor olacak numaralardan oluşan IP adresleri yerine bu adrese karşılık gelen domain isimleri kullanılarak istenilen adrese kolayca ulaşılır.
Domain adınızın; hizmet verdiğiniz sektör, sattığınız ürün veya mesleğiniz gibi unsurları içeren bir isimden oluşması da, yapılan aramalar sonucunda sitenizin bulunmasına büyük katkı sağlar.

DNS(Domain Name System)

Domain Name System yani domain isimlendirme sistemi denilen DNS, IP adresleri ile alan adı arasındaki bağlantıyı kurmak amacıyla geliştirilmiş bir sistemdir. Bu sayede kullanılması pek pratik olmayan IP adresleri ile kolay anlaşılabilir domain isimleri ilişkilendirilmiş olur.

Domain Uzantıları

Domain uzantıları web sitelilerini yapılma amaçlarına göre özelleşmesi için kullanılırlar. Bu uzantılar şu şekildedir.
com : Ticari kuruluşlar için
net : Çalışma alanı internet olan kuruluşlar için
org : Dernekler, Organizasyonlar için
gov : Devlet kuruluşları için
edu : Eğitim kuruluşları için
mil : Askeri kuruluşlar için
ac : Akademik kuruluşlar 

tv : Tuvalu adlı bir ülkeye ait domain uzantısıdır. Televizyon kanalları tarafından rağbet görmektedir.

Türkçe Domain İsimleri

Domain isimlerinde türkçe karakter kullanabilmeyi sağlayan bir yeniliktir. Bu sayede domain isimlerinde türkçe karakterler ı,ş,ğ,ü,ö,ç içeren alan adlarıda kullanılabilmektedir.
Türkçe dil desteği olan web tarayıcısı ve ve türkçe dil paketi yüklü olan bir bilgisayardan ve dünyanın her yerinden kullanılabilecek bir sistem olması avantaj olmakla beraber, e-posta sistemlerinin henüz yaygın destek sağlamaması sonucu mail gönderme konusunda bazı sorunlar yaşanması muhtemeldir.


KARADELİK

                            KARA DELİK                 
Kara delik kavramı ilk olarak 18. yüzyıl sonunda, Newton'un evrensel çekim kanunu kapsamında doğmuştur denebilir. Fakat o dönemde mesele yalnızca kaçış hızı” ışık hızından daha büyük olmasını sağlayacak derecede kütleli cisimlerin var olup olmadığını bilmekti. Dolayısıyla kara delik kavramı ancak 20. yüzyıl'ın başlarında ve özellikle Albert Einstein'ın genel görelilik kuramının ortaya atılmasıyla fantastik bir kavram olmaktan çıkmıştır. Einstein'ın çalışmalarının yayımlanmasından kısa süre sonra, Karl Schwarzschild tarafından, Einstein alan denklemleri”nin merkezî bir kara deliğin varlığını içeren bir çözümü yayımlanmıştı. Bununla birlikte kara delikler üzerine ilk temel çalışmalar, varlıkları hakkındaki ilk sağlam belirtilerin gözlemlerini izleyen 1960'lı yıllara dayanır. Kara delik içeren bir cismin ilk gözlemi, 1971'de Uhuru uydusu tarafından yapıldı.Uydu Kuğu takımyıldızının en parlak yıldızı olan Cygnus X-1 çift yıldızında bir X ışınları kaynağı olduğunu saptamıştı. Fakat "kara delik" terimi daha önceden, 1960'lı yıllarda Amerikalı fizikçi Kip Thorne vasıtasıyla ortaya atılmıştı. Bu terimin terminolojiye yerleşmesinden önce ise kara delikler için Schwarzschild cismi ve kapalı yıldız terimleri kullanıldı.
                            

Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, "tekillik"leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir. Karadeliklerin içinde zamanın ise yavaş aktığı veya akmadığı tahmin edilmektedir. Kara delikler Einstein'ın genel görelilik kuramıyla tanımlanmışlardır. Doğrudan gözlemlenememekle birlikte, çeşitli dalga boylarını kullanan dolaylı gözlem teknikleri sayesinde keşfedilmişlerdir. Bu teknikler aynı zamanda çevrelerinde sürüklenen oluşumların da incelenme olanağını sağlamıştır.
Kara delik diğer astrofizik cisimleri gibi bir astrofizik cisimdir. Doğrudan gözlemlenmesinin çok güç olmasıyla ve merkezî bölgesinin fizik kuramlarıyla tatminkâr biçimde tanımlanamaz oluşuyla nitelenir. Merkezî bölgesinin tanımlanamayışındaki en önemli etken, merkezinde bir "çekimsel tekilliği" içeriyor olmasıdır. Bu çekimsel tekillik, ancak bir kuantum çekimi kuramıyla tanımlanabilir ki, günümüzde böyle bir kuram bulunmamaktadır. Buna karşılık, uygulanan çeşitli dolaylı yöntemler sayesinde, yakın çevresinde hüküm süren fiziksel koşullar ve çevresi üzerindeki etkisi mükemmel biçimde tanımlanabilmektedir.

Boyutlarına göre kara delikler


Yıldızsal kara delikler
 Yıldızsal kara delikler birkaç güneş kütlesi kadar bir kütleye sahiptirler. Ölmekte olan bir yıldız, eğer Güneş’imizin üç mislinden daha ağırsa, nötron yıldızı düzeyinde kalamaz, çekirdeğindeki tepkime ve yoğunluk artması devam eder ve "kara delik" haline gelir. Yıldızsal kara delik büyük (başlangıç olarak yaklaşık 10 güneş kütlesi kadar kütleli veya daha fazla kütleli) bir yıldızın kalıntısının (artık maddesinin) çekimsel içe çökmesinin ardından doğarlar. Yıldızın kalbinde termonükleer tepkimelerle yanma tamamlandığı zaman, yakıt kalmadığı için, bir süpernova oluşur. Bu süpernova da ardında hızla içe çökecek bir öz kısım bırakabilir.
                        

Dev kara delikler
Dev kara delikler birkaç milyon ile birkaç milyar güneş kütlesi arasında değişen bir kütleye sahiptir. Galaksilerin merkezinde bulunurlar ve varlıkları bazen “akış”ların ve X ışınımının oluşmasına yol açar. Bu yüzden bu galaksi çekirdekleri, yıldızların üst üste yer almasından oluşan normal parlaklığa kıyasla daha parlak hale gelirler ve “aktif galaksi çekirdekleri” adını alırlar. Galaksimiz Samanyolu da böyle bir kara delik içerir ve bu kara deliğe yakın yıldızların son derece hızlı hareket ettiklerinin gözlemlenmesi bu bulguyu doğrular.
                     


Orta kara delikler
Orta kara delikler yakın zamanlarda keşfedilmiş olup, kütleleri 100 güneş kütlesi ile 10.000 güneş kütlesi aralığında değişir.  1970’li yıllarda orta kütleli kara deliklerin küresel yıldız kümelerinde oluştuğu hipotezi ortaya atılmış, fakat bu hipotezi destekleyecek hiçbir gözlem elde edilememişti. 2000’li yılların gözlemleri parlaklık-ötesi veya “ aşırı parlak X ışını kaynakları”nın varlığını ortaya koydu. Bu kaynaklar hiç de dev kara deliklerin bulunduğu galaksi çekirdeklerine bağlı görünmüyorladı. Ayrıca gözlemlenen X ışınları miktarı, “Eddington limiti”ne (yıldızsal kara delik için maksimum limit) eşit bir oranla madde katılımı göz önünde bulundurulduğunda, 20 güneş kütleli bir kara delik tarafından üretilemeyecek kadar çoktu.

İlksel kara delikler
Mikro kara delikler veya kuantum kara delikleri de denilen "ilksel kara delikler" çok küçük boyutlarda olan kara deliklerdir. Bunlara “ilksel” adının verilme nedeni, Büyük Patlama sırasında oluştuklarının sanılmasındandır. "İlksel kozmos"da küçük ölçekli aşırı yoğunlaşmaların çekimsel içe çökmesiyle oluştukları sanılmaktadır. 1970’li yıllarda ünlü fizikçilerden Stephen Hawking ve Bernard Carr kara deliklerin ilksel kozmosdaki oluşum mekanizması üzerine araştırmalarda bulundular ve kara delik kavramını geliştirerek "mini kara delik" adı verilen, yıldızsal kara deliklere nazaran son derece küçük kara deliklerin bol miktarda bulunduğu sonucuna vardılar.



Kara delikler evrendeki en kararlı ve en uzun ömürlü cisimler olmalarına rağmen, sonsuza dek yaşayamazlar, Hawking ışınımı yaparak çok yavaşça enerjilerini kaybederler. Hawking ışınımı elimizdeki teknoloji ile saptanabilecek bir ışınım değildir.